Anlatıcı olmak için yapılması gereken iki şey var. İlki, anlatmaya değer bir hikaye bulmak, ikincisi ise bunu anlatacak yeteneğe sahip olmak.
Justin Jin, son yirmi yıldır her ikisini de yapıyor; fotoğraf makinesiyle dünyayı dolaşıyor, National Geographic ve The Sunday Times gibi müşterilerin yanı sıra kâr amacı gütmeyen kuruluşlar için de gerçek hikayeler keşfedip çekiyor.
Jin, "Nereye gidersem gideyim," diye açıklıyor, "insanların derin hikayelerini bulmaya ve bunu dünyaya anlatmaya çalışırım. Bazıları bana foto muhabir veya belgesel fotoğrafçısı diyebilir ama ben görsel anlatıcı denmesini tercih ederim."
Hikayenin anlatılması, daha doğrusu güzel anlatılması için, belirleyici anlar çok önemli. Kaybolmadan yakalanmaları gerekiyor. Görsel hikaye anlatanlar açısından bunun anlamı da güvenebilecekleri bir makine kullanmak. Fazla yavaş tepki verirseniz o an yok olup gider.
Justin’in tercih ettiği fotoğraf makinesi; Perrier-Jouët ve Mumm Şampanya Evlerini, Fransa’nın kuzeydoğusunda üretimin ayrıntılarını ve ürünlerin dünya çapındaki müşterilere varan yolculuklarını anlatan son projelerinde kullandığı α7R III.
"Bu projede," diye açıklıyor, "en büyük ve en prestijli şampanya evlerinden ikisiyle çalışıyordum ve benden istedikleri, markalarını onlar için yeniden keşfetmemdi. Kulağa delilik gibi gelebilir çünkü bu evler yüzlerce yıldır varlar ve şaraplarını dünyanın her yerine satıyorlar ama pazarlama çalışmalarının elden geçirilmesi gerektiğini düşünmüşler; bu yüzden benden onlara yeni bir gözle bakmamı istediler. Bu, şirketlerin gazetecilik anlayışıyla, anlatıcılık yaklaşımıyla içeriden kendileri hakkında bir şeyler öğrenmeleri için gerçek bir fırsattı. Söylemek istediklerinin ne olduğunu bilmiyorlardı, yani benim rolüm aslında hikayeyi buldukça anlatmaktı."
Justin, "Yani foto muhabirin gerçekleri, doğruları ve bulguları aradığı yerde," diye devam ediyor, "bu şirketler de özgünlük, güvenilirlik ve marka itibarı oluşturmak için aynı yaklaşımı istiyor. Aradaki bağlantı, kökleri gerçek dünyaya dayanan, gerçek insanlarla markayı tanıtan hikayeler bulmak."
Her projeye iki-üç ayını ayıran Justin’e çalışması için sınırsız yetki verilmiş. "Bunu yapacak kadar kendine inanan pek şirket yoktur," diyor, "kiminle konuşacağıma veya hangi soruları soracağıma karışan veya etki eden hiç kimse yoktu. Bunun için, her iki tarafın da birbirine çok güvenmesi gerekiyor. Bir sanatçının gelip işlerini yorumlamasına, uzun süre onlarla birlikte çalışmasına izin verdiler, sonra da yapabileceklerimi kendilerine göstermeme imkan tanıdılar."
Bu tür projeler hem fotoğraf makinesini hem de fotoğrafçıyı zorlar. Her ikisinin de sağlam, çok yönlü ve uyumlu olması gerekir. Günler uzundur; Justin gülerek şöyle ifade ediyor: "Hem benim için hem de makine için antrenman gibiydi... Uzun yolculuklar, jet lag, geç saatlere kadar çalışılan geceler, aralıksız her gün, karda ve güneşte; bu yüzden fotoğraf makinemin sağlam olması ve çekime devam etmesi gerekiyordu. Ayrıca bir gazeteciye normalde izin verilmeyecek özel durumlarda çalışmaya da geçebiliyorsunuz, mesela CEO’nun ürünlerini uluslararası müşterilere satışını veya mahzen ustasının aromasını mükemmelleştirmesini izlemek gibi; α7R III’ün Sessiz Çekimi gibi modlar bu anlarda hayati öneme sahip oluyor."
"Sonra birdenbire," diye devam ediyor, "kurtarma operasyonuna benzeyen yoğun hasat dönemine giriliyor. Fransa’nın çok yağışlı ve soğuk bölgelerinden; bu yüzden üzümler olgunlaştıkları anda hemen toplanmaları gerekiyor. Bunu çekmek için, fotoğraf makinesinin netlemeyi tam on ikiden vurabileceğinden ve yüksek hızda çekim yapabileceğinden emin olmanız lazım."
Bu kadar farklı durumları çekmek için çok geniş bir lens yelpazesi de gerekiyor. Justin, "Sony aynasız fotoğraf makinelerini kullandığım dört yıl boyunca," diyor, "lens grubu, ihtiyacım olan her şeyi bulabileceğim kadar büyüdü. Kutsal üçlü olarak gördüğüm 16-35mm, 24-70mm ve 70-200mm G Master lensleri, bir de makro lens olarak FE 90mm f/2.8 G OSS lensi kullanıyorum; böylece orada çalışan insanların bile daha önce fark etmediği ayrıntıları ortaya çıkarabiliyorum."
"Bu açıdan," diye sözlerini bitiriyor, "α7R III, bu projeler için ideal bir araçtı. Görüntü kalitesi, çeviklik ve ergonomi arasında mükemmel bir dengesi var ve gecikme olmadan yanıt veren bir fotoğraf makinesi; yani aslında beyninizden deklanşöre doğru pürüzsüz bir işlem söz konusu. Bu da çok önemli çünkü hangi projede çalışırsam çalışayım, her şey o gerçek anları ve fotoğrafçı olarak aklınıza bile gelmeyecek şeyleri yakalamakta bitiyor."
Jin şöyle devam ediyor: "Hiçbir şey planlı değil, yani hiçbir şey tekrar edilemez. Burada mahzen ustasının anahtarı kendinden sonraki ustaya verdiği bir fotoğraf var. Neredeyse otuz senedir orada çalışmış ve bütün mahzeni bir sonraki kişiye devrediyor... Bunu beklemiyordum ve ifadesinden anlayacağınız gibi yeni usta da beklemiyordu! Böyle durumlarda çok çabuk tepki vermeniz, netlemeyi bulmanız ve kompozisyonu yapmanız gerekiyor. Bunu da tam olarak istediğiniz şeyi, istediğiniz anda yapan bir fotoğraf makinesi olmadan yapamazsınız!"
"Sessiz deklanşörler, küçük gövdeler ve olağanüstü görüntü kalitesi ile Sony Alpha fotoğraf makinelerim yepyeni bir çekim yolu açıyor"