Sadece birkaç fotoğrafçı lansmandan önce yeni Sony α9 II’yi deneme şansı bulabildi.
Bunlardan ikisi sırasıyla Varşova ve Madrid’de yaşayan spor fotoğrafçıları Aleksandra Szmigiel ve Diego Souto. Fotoğraf makinesini sadece birkaç haftadır kullanmakta olsalar da Sony α9 II, çalışma şekillerinde büyük bir fark yaratmaya başlamış bile. Son derece rekabetçi olan spor fotoğrafçılığı alanında ilk olmak her şey demek ve ilk olmak, fotoğrafların satılıp satılmayacağını belirleyebilecek bir unsur. α9 II’nin yeni özellikleri şimdiden Aleksandra ve Diego’nun DSLR fotoğraf makineleri kullanan diğer fotoğrafçılar karşısında avantaj elde etmesini sağladı.
Aleksandra, "Sony α9 II, hem Sony hem de spor fotoğrafçıları için gerçekten büyük bir adım," diyor. "Fotoğraflarını çabucak editöre göndermesi gereken bizim gibi fotoğrafçılar için ideal ve profesyoneller için de eksiksiz bir cihaz." Eskiden bir orta mesafe koşucusu olan Aleksandra, özellikle Avrupa Elmas Ligi olmak üzere, atletizm fotoğrafları çekerken çok rahat ettiğini fark etmiş. Onun için, Sony α9 şimdiden ezber bozan bir fotoğraf makinesi olmuş.
"Bu yeni ekipmanı sevmemin nedenlerinden biri çok hafif olması," diye açıklıyor. "Monopod kullanmadan 400 mm lensi kullanabiliyorum ki bana göre en kolay çalışma şekli bu."
Bu sırada Diego Souto’yu genellikle futbol sahasının kenarında bulabilirsiniz. "Oyuncular çok düzensiz hareket ediyor," diyor. "İşte bu yüzden α9 II en iyi seçenek. Hızlı AF sistemi sayesinde, oyuncu aniden dönüp yön değiştirse de fark etmiyor, AF onu takip ediyor ve 20 fps deklanşör hızıyla, net olan 20 fotoğrafa sahip olacağımı biliyorum. Gerisi tercih meselesi; bu çekimlerden tam istediğim anı seçebiliyorum. DSLR fotoğraf makineleri kullanan diğer fotoğrafçılar, kullanamayacakları birkaç bulanık fotoğraf çekmiş olabiliyor ve bunlar tam da göstermek istedikleri anlar çıkabiliyor."
Diego’nun değer verdiği şey sadece seçim şansına sahip olması değil, fotoğraf makinesinin gereken fotoğrafları yakalamasını ciddi ölçüde kolaylaştırması da onun için bir o kadar değerli. "Daha önce DSLR ile çekim yaptığımda tüm çekimlerin net olup olmayacağını merak ederdim ama şimdi sonuçlardan eminim," diyor. "Kompozisyon, arka plan, oyuncunun hareketleri gibi başka şeylere odaklanabiliyorum ama asla netleme için endişelenmem gerekmiyor. Böylece daha yaratıcı olabiliyorum ve bu da paha biçilemez."
Yine 24 milyon pikselli sensör ve 20 fps çekim hızıyla α9 II’nin α9’a benzediği düşünülebilir ama aralarındaki farklar küçük görünse de spor fotoğrafçıları için çok büyük değişiklikler. Yeni mekanik deklanşör iki kat hızlı ve mekanik deklanşöre ihtiyaç duyulduğunda fotoğrafların 10 fps’te ayarlanmasını sağlıyor. Her iki SD kart yuvası da artık UHS-II ile uyumlu ve işlemci daha hızlı olduğu için, genele bakıldığında daha güçlü bir fotoğraf makinesi ortaya çıkıyor. Hava koşullarına karşı daha iyi dayanıklılık ve yuva kapakları gibi, harici olarak da kullanıcıların çok memnun kalacağı değişiklikler yapıldı.
Diego, fotoğraf makinesinin yeni ergonomisindeki farkları çoktan görmüş. "α9 II’deki düğmeler daha derin ve daha süngerimsi," diye açıklıyor, "böylece özellikle de eldivenle kullanırken fotoğraf makinesinin tutuşu daha da iyi oluyor. Fotoğraf makinesinin ağırlığı kabaca aynı olsa da denge ve tutuş sayesinde çok daha hafif geliyor."
Ancak hem Aleksandra’nın hem de Diego’nun çoktan faydalandığı, belki de α9 II’nin en önemli özellikleri, görüntü aktarma seçenekleri. Dahili 1000BASE-T Ethernet bağlantısı ve 2,4 ve 5 Ghz dahili Wi-Fi ile fotoğraf makinesi, FTP üzerinden görüntüleri daha önce görülmemiş bir hızla aktarabiliyor. Üstelik artık görüntülere Sesli etiket ekleme özelliği de var.
Aleksandra, "Artık makinemde bir düğmeyi özelleştirerek FTP üzerinden haber masasına anında fotoğraf gönderebiliyorum," diyor. "Bu özellik çok kullanışlı; ajans için çalışan bir fotoğrafçı olarak fotoğrafları yayına çabucak göndermem gerekiyor, yani benim gibi insanlar için çok büyük bir adım."
Diego’ya göre, yeni özelliklerin işine çok büyük etkisi olmuş. "Sony’nin Sesli etiketleri eklediğini görünce, bu fotoğraf makinesinin galip geleceğini anladım," diyor. "Bunu 5 Ghz WiFi bağlanabilirliği ve 1000BASE-T Ethernet bağlantı noktasıyla ve hiç harici cihaz gerekmemesiyle birlikte düşünürseniz, ihtiyacım olan her şey bu makinede! Fotoğraflarımı herkesten önce internette yayınlayabilmek benim alanımda çok büyük bir avantaj. AF hızı, çekim hızı, sessiz deklanşör ve aktarım özellikleriyle birlikte diğer her şeyi de hesaba kattığınızda, spor fotoğrafçıları için çok yönlü fotoğraf makineleri arasında kesinlikle en iyisi. Gelecek yaz, Tokyo’daki oyunlara mutlaka benimle birlikte gelecek."
“Çok konuşmayı sevmem, hikayeyi fotoğraflarımla anlatmayı tercih ederim”
