Yaban hayatı ve doğa uzmanı Petar Sabol, “Yalıçapkınlarına 2013’te vuruldum,” diyor. “Önce Hırvatistan’ın Mala Subotica köyünün yakınlarında bulunan bir gölette hareket tarzlarını izledim, sonra da bunları nasıl fotoğraflayacağımı öğrendim.”
Petar’ın işine duyduğu bağlılık ve teknik becerileri çalışmalarında göze çarpıyor. Tüm büyük yaban hayatı fotoğrafçılarında olduğu gibi, arazide çalışma becerileri işinin özünü oluştursa da güvenebileceği araçlara da ihtiyacı var. İlk çıkışlarından bu yana Alpha fotoğraf makinelerini ve lensleri kullanan Petar, şimdi α7R IV ile çekim yapıyor.
Kışın göletlerde, göllerde ve kanallarda beslenmek için toplanan yalıçapkınlarını fotoğraflayan Petar, bu kuşların bilhassa renklerine ve hareketlerine vurulmuş. “Bunlar çekim için gerçekten inanılmaz nesneler,” diyor, “çünkü renkleri gözünüzün önünde değişebiliyor; açıya ve ışığa bağlı olarak koyu maviyken deniz yeşili veya camgöbeği rengini alabiliyorlar. Avlanma stilleriyle de son derece ilgi çekiciler… Önce sabit bekleyip sonra dalıyor, avlarını tam isabetle yakalıyorlar. Bu kuşları izlemek bile muhteşem bir şeyken çekimlerini yapmak bambaşka bir sınav gibi.”
Yalıçapkınlarının yanardöner tüyleri, α7R IV’te bulunan ve tüyü oluşturan her bir eksen ve bayrağı keskin detaylarla kaydeden yüksek çözünürlüklü sensör sayesinde adeta canlı gibi görünüyor. Fakat tabii ki kuş bulanıksa veya kare içinde düzgün görülemeyecek kadar küçük alan kaplıyorsa bütün bu pikseller hiçbir işe yaramaz. Petar doğru AF modunu ve lensleri seçerek bu zorlukların üstesinden geliyor ve fotoğrafladığı nesnelerin kareyi doldurmasını sağlıyor. Bunu yaparken çekimi göz seviyesinden yapmaya ve kuşlar ile netlenmemiş ipeksi ve yumuşak zeminler arasında mutlaka mükemmel bir denge kurmaya dikkat ediyor.
“Kompozisyon benim için önemli,” diye açıklıyor, “ve α7R IV’ün sensörü ciddi ölçüde kırpma yapabilmenize olanak tanısa da ben mümkün olduğunca görüntünün tamamını kullanmaktan hoşlanıyorum!”
Çoğu kuş çekiminde son derece uzun telefoto lenslerden yararlanılır fakat Petar nesnelerine yeterince yaklaşabilmek için arazide çalışma becerilerine güveniyor ve genellikle FE 70-200mm f/2.8 GM OSS ve FE 135mm f/1.8 GM gibi orta düzey telefotolarla çekim yapmayı tercih ediyor. “Özellikle suya dalan kuşları fotoğraflarken su çizgisine çok fazla yaklaşmanız gerekiyor,” diye açıklıyor, “ve bunu süper telefoto lenslerle denerken, dalış sırasında çok hızlı hareket ettiklerinden kuşları takip etmek daha zor oldu. Üstelik ne kadar uzun bir lens kullanırsanız her hareket de bir o kadar vurgulanıyor, dolayısıyla yalıçapkınını keskin netlenmiş halde tutmak da zorlaşıyor. Fakat yeterince yaklaşabilmişseniz ve sabırlıysanız 85mm gibi kısa telefoto portre lensleriyle bile çekim yapabilirsiniz.”
Petar sözlerine “İşin özü sabır,” diyerek devam ediyor. “Üstelik sabır yalnızca çekim sırasında gerekmiyor; çekim yapacağınız yere günler boyunca gitmeniz ve bu işe gerçek anlamda vakit ayırmanız gerekiyor. İyi bir kamuflaj çadırınız ve iyi kamuflaj donanımınız olsun ki kuşları ürkütmeden onlara daha kolay yaklaşabilin. Ayrıca kuşlar ancak siz kamuflaj çadırında saatlerce bekledikten sonra çıkıp gelebilirler ya da hiçbir şey görmeyebilirsiniz de. Ama bazen de tam tersi olur; siz kamuflaj çadırına girer girmez kuşlar adeta tepenizde biter.”
α7R IV, fırsat çıktığında Petar’ın beklediği çekimleri mutlaka yapabilmesini sağlayan çeşitli önemli modlara sahip. Fotoğrafçı, “Sessiz deklanşör olmazsa olmaz çünkü hiçbir şeyin nesnenizi telaşlandırmasını veya ürkütmesini istemezsiniz,” diyor. “AF-C modunda çekim yaparken nesneye küçük bir netleme noktası kilitliyorum ve nesneyi gerçek zamanlı takip moduyla izliyorum. Öyle hızlı ve hassas ki her zaman için mükemmel netlemeye güvenebiliyorum, geniş lens açıklığında çekim yaparken bile. Ayrıca suya dalarken kuşun aldığı mükemmel biçimi veya en iyi su sıçramasını kaçırmayacağımdan emin olmak için çekimlerimde hep 10 fps’i tercih ediyorum. Kalitenin ISO’yu yüksek düzeyde tutacak ve aynı zamanda nesneyi de donduracak kadar iyi olduğunu bildiğimden genellikle 1600, 3200 veya daha yüksek bir seviyede çekim yapıyorum. Daha düşük bir hızda çekim yapabilmem için ancak kuşun bir dala konmuş rahatına bakıyor olması lazım; işte o zaman ben de rahat olabiliyorum!”
Peki, bütün bu avantajlarıyla α7R IV’ü, önceden kullandığı Sony kitle karşılaştırdığında neler söyleyebilir?
“Her yeni fotoğraf makinesinde, önüme fotoğraf çekiminde yeni yollar seren bir gelişme oluyor,” diyor, “ve konu görüntü kalitesi, ISO performansı ve dinamik aralıktan ibaret değil; nesnelere yanıt vermeme gerçek anlamda yardımcı olan şeyler de söz konusu, örneğin oldukça fazla sayıda AF noktası, gelişmiş netleme takip modları, sessiz çekim ve SteadyShot görüntü sabitleme.”
Petar’ın nihai kanısını soruyoruz ve yanıt şu oluyor: “Böyle bir fotoğraf makinesini kullanmak tam bir keyif.”
“Ne kadar uzun sürerse sürsün ve ne kadar çaba gerekirse gereksin, her zaman fotoğraflarımın daha iyi görünmesi için uğraşırım”