Sorumuzu duyan Frederic Schlosser gülüyor ve “Niye mi otomobilleri fotoğraflamaya başladım?” diyor. “Dürüst olmak gerekirse, bu işe başladım çünkü düşündüm ki mesela bir Lamborghini’nin fotoğraflarını çekersem otomobilin içinde biraz oturabilirim! İşte tam da böyle başladım.”
Daha geleneksel otomobil kurulumlarında da çekim yaptığı halde, Frederic’in tanındığı stil kendi sözleriyle, “tamamen işin moduyla alakalı.” Şöyle açıklıyor: “Bir sürü ticari iş yapıyorum ve müşteriler tabii ki sonuçta ürünlerini görmek istiyorlar ancak bana asıl ilham veren unsur, atmosferin kendisi, üstelik günümüzde müşteriler de bunu istiyor. Mükemmel nitelikte bir otomobil çekiminde otomobil fotoğrafın merkezi değil, sahnenin bir parçasıdır. Bu, içinde olmak istediğiniz yaşam tarzını göstermenin bir yoludur; otomobillerin sürülmesi ve kullanılması gerekir. Eğer öylece bir kenarda duruyorlarsa en ufak bir heyecan yaratmazlar.”
Bir modu yakalamak için hızlı çalışmak ve olduğu şekliyle ışıktan ve havanın durumundan yararlanmak gerekir. Bu durumda Frederic, Sony Alpha gövdelerinin küçük, hafif, sağlam ve güçlü özelliklerine güvenmiş ve Alpha 7R, 7R II ile 7R III’ü farklı şekillerde bir araya getirip kullanmaya başlamış. “Önceleri ticari çalışmalarımın birçoğunda büyük veya orta formatlı fotoğraf makinesi kullanıyordum ama Alpha kitine geçince bu alanda tepki ve ifade becerisi açısından daha güçlü bir şekilde çalışabilmeye başladım,” diye açıklıyor.
Frederic sözlerine şöyle devam ediyor: “Eğer fotoğraf makineniz yavaşsa kurulumu yaparken çok fazla zaman harcayabiliyorsunuz ve bu arada o özel an kaçmış oluyor. Bu tür makineler dürtüsel olarak çekim yapmanıza izin vermiyor. Kısa süre önce Barselona’daki bir çekimden döndüm, bir konumda belki de iki saat boyunca ışık harikaydı ve burada 10 farklı çekim yapmamız gerekiyordu. Fakat Alpha gövdeleri bu harika fotoğrafları hızlıca yakalamak için gereken tüm özelliklere sahip. Anında kullanıma hazırlar, ayrıca AF de mükemmel. Dinamik aralık daha önce buna imkan tanımayan çekimlerden yoğun detay elde etmemi sağlıyor, çözünürlük de yakın kırpmadan devasa genişletmelere kadar uzanan seçenekler sunuyor. Bütün bu özellikler sayesinde, önceleri çalışmayı bile bekleyemeyeceğim sayısız ‘rastlantısal’ anla karşılaşıyorum. Bu size muhteşem seçenekler sunan bir fotoğraf makinesi.”
Frederic fotoğrafçılık anlayışında bu ‘rastlantısal’ anları zamanla çok sevmiş; sözlerini alıntılarsak: “Kusurluluk aslında kusursuzluk demek. Bu işe ilk başladığımda her şeyin mükemmel olması gerektiğini düşünüyordum, her şeyi planlıyordum. Bütün unsurların ışık almasını istiyordum, fotoğraf makinesini tripod üzerinde kullanıyordum… Şimdiyse bana göre bu gerçekçilik daha da güzel görünüyor ve aynı şey konumlar için de geçerli.”
Buna harika bir örnek olarak Frederic’in favori fotoğraf serilerinden birini verebiliriz; bu seride mavi bir BMW M2, Los Angeles’ta bir köprünün altında drift yaparken görülüyor. Fotoğrafçı, “Bir iş için Los Angeles’a gitmiştim,” diyor. “Orada bir arkadaşım var, otomobil ona ait. Sırf eğlence olsun diye köprünün altında iki saat kadar çekim yaptık. Konum kontrast bakımından oldukça zengin, bu sayede fotoğraflara bakan kişi bütün o şekiller ve gölgeler arasından otomobili seçebiliyor ve sürücünün aracı nasıl da keyifle kullandığını görebiliyor.”
Bir başka fotoğraf serisinde gece yağmur altında fotoğraflanmış bir BMW i8 görünüyor. Bulanık görünümlü yağmur damlacıkları lensi kaplamış, otomobilin net hatlarını kesiyor fakat bu damlacıklar bir gece vakti otomobili fırtınaya doğru sürme atmosferi vermeye hizmet ediyor. Fotoğrafçı, “İnsanlar bu yağmur damlacıklarının Photoshop’la eklendiğini sanıyor ama bütün her şey tek çekimle yakalandı,” diyor. “Ayrıca bütün ışık arkamızdaki otomobillerden geliyor çünkü bizim trafik ışıklarında beklediğimizi sanıp onlar da arkamızda beklediler! Çekim biraz telaşlı oldu ama çok eğlendik.”
Frederic’e göre bu tür görüntüleri yakalamak için α7R serisi olmazsa olmaz. “Köprüdeki BMW i8 gibi bir durumla karşı karşıya olduğumda yağmurun fotoğraf makinesi için doğurduğu riski düşünmek istemem, tek istediğim çekimi yapmaktır. Fotoğraf makinesinin ne olursa olsun çalışması gerekir ve Alpha’nın hava koşullarına dayanıklılığı sayesinde şimdiye kadar en ufak bir sorun yaşamadım.”
Bir başka favori fotoğraf dizisinde, İsveç kıyılarında doğan güneşe doğru dönmüş bir Mercedes-Benz EQC görünüyor. Görüntünün modu yine reklam kampanyasıyla mükemmel uyum gösteriyor. “Bu Mercedes’in tamamen elektrikli ilk otomobiliydi ve slogan da ‘Yeni bir çağ doğuyor’ şeklindeydi. Hal böyle olunca, ışığa ve saate karşı çekim yapma savaşı veriyor, o atmosferi yakalamaya çalışıyorduk… Mükemmel ışık 10 ya da 15 dakika sürecekti ve böyle durumlarda fotoğraf makinesini düşünerek vakit kaybedemezsiniz. Alpha 7R serisinde ise tek bir anı bile kaçırmadık, makineler her durumda çalışıyor.”
"Mükemmel ana odaklı"