Belirli bir canlı türünün fotoğraflarını çok kısa bir sürede çekmek mümkün değildir. Konu hakkında eğitimli bir biyolog olarak yaban hayatı fotoğrafçılığında üç zorluk olduğunu söyleyebilirim. Öncelikle, söz konusu hayvanla ilgili mevcut bilgilerin tümünü incelemem gerekiyor. Ardından hayvanı rahatsız etmeden ona yaklaşmanın bir yolunu bulmam gerekiyor. Son olarak da hayvanın doğal ortamında, tüm dünyayla paylaşılacak güzellikte bir fotoğrafını çekmem gerekiyor.
Her şey yolunda giderse ilgili yerde on gün geçirerek istediğim fotoğrafları çekebiliyorum, ama bazen bu fotoğrafları çekmek yıllar alabiliyor. Örneğin, 2017'den beri Kar Leoparlarının fotoğraflarını çekiyorum, ancak hâlâ istediğim fotoğrafı çekebilmiş değilim. İstediğim kareyi yakalayana kadar her kış dönüp denemeye devam edeceğim.
Planlama
İstediğim fotoğrafı çekmenin en önemli adımıdır araştırma yapmak. Türü inceleyerek çalışmaya başlıyorum. Sık sık görüldüğü doğal ortamı, avını, alışkanlıklarını ve koruma durumunu öğrenmem gerekiyor. Ayrıca kendime şu soruyu da sormam gerekiyor: "Neden özellikle bu türün fotoğraflarını çekiyorum?"
Hiç kuşkusuz hayvanların tümü güzeldir, ama fotoğraflarını çekmek için başka bir neden daha bulmam gerekiyor. Ekosistem için hayati önem taşıyan, soyu tükenmekte olan veya genel olarak insanların bilmediği hayvanların fotoğraflarını çekmeye çalışıyorum.
Araziden Yararlanma
Arazide günler çok uzun olabilir, ama bu benim tutkum, böyle olunca da zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorum. Pek çok fotoğrafçılık türünde olduğu gibi burada da günün ilk ve son saatleri fotoğraf için en güzel saatler. Bunun nedeni sadece harika bir ışık olması da değil, genellikle bu saatler hayvanların en aktif olduğu saatler.
Bazı türlerin fotoğraflarını çekerken hayvanların rahatsız olmadan bize yaklaşmasını sağlamak amacıyla gizlenme yerleri veya çadır kullanıyoruz. Gergedanlar söz konusu olduğunda gizlenme deneyimi tedirgin edici olabilir; bu büyük ve güçlü hayvanlar gece su içmeye geldiklerinde aranızda sadece 2-3 metre mesafe kalıyor. Sessizlik, yavaş hareket etme ve 12-24mm f/2.8 GM veya 16-35mm f/2.8 GM gibi çok parlak, geniş açılı lensler son derece önemli oluyor.
Çitalara gelirsek, bence sakin ve uysal hayvanlar. Elimde 400mm f/2.8 G Master varken araçtan inip hayvanların birkaç metre uzağında yere yatarak fotoğraflarını çekmeyi başardım. Muhteşem bir deneyimdi.
Sahip olduğum lensler arasında en sevdiğim lens 400mm f/2.8 GM. f/2.8 diyafram açıklığı, çok miktarda ışığı içeri almama olanak sağlıyor ve arka planı bulanıklaştırmama da imkan tanıyor. 1.4x dönüştürücü taktığımda, Sony fotoğraf makinelerimin otomatik netleme hızından ödün vermeden 560 mm lens elde ediyorum. Ayrıca uygun fiyatlı mükemmel bir lens olan 200-600mm f/5.6-6.3 G OSS modelini de kullanıyorum.
Birçok farklı Sony fotoğraf makinesi kullandım, ama son yıllarda Alpha 9'u kullanıyorum. Ayrıca son zamanlarda Alpha 1'i de kullandım. Bu makineyi sevmemin nedeni sınıfının lideri otomatik netleme ve yüksek çözünürlüklü sensörü birlikte sunması. Bu fotoğraf makinelerini her yere götürdüm. Borneo'daki ormanda da Himalaya soğuklarında da bu makineler beni hiç hayal kırıklığına uğratmadı. Kısa bir süre önce Alpha 7 IV modeli de çantamda yerini aldı. Fotoğraf çekerken Alpha 1'imle birlikte bu makineyi de kullanacağım.
Işık ve Kompozisyon
İşin sırrı ışıkta, dolayısıyla erken kalkmak çok önemli. Fotoğraf çekmek için en iyi ışık genellikle güneşin gökyüzünde tepede olmadığı şafak vakti ve alaca karanlık zamanında yakalanır. Genel olarak öğle vaktindeki ışıktan kaçınmak gerekir, çünkü güneş çok parlaktır, ışık çok dik gelir ve nesnelerin üzerine çok fazla ışık vurur.
Fotoğraf çekerken mümkün olan en geniş diyafram açıklığını kullanırım ki bu da genellikle f/2.8 veya f/4 olur. Bu ayar, hoş bir arka plan ve nesnenin hareketine yetişmek için yeterince yüksek bir deklanşör hızı elde etmemi sağlar.
En sonunda, nesneye bağlı olarak ışığa göre nerede duracağıma karar veririm. Hayvanın fotoğrafını ışığı arkama alarak çekebilirim. Başka bir olasılık da, güneş ışığını nesnenin arkasına alıp hayvanın silüetini çekmektir. Genel kanının aksine bulutlu günler ilginçtir, çünkü bulutlar difüzör işlevi görür ve gün ortasında çalışmanıza olanak sağlar. Güneşin parıl parıl parladığı bulutsuz bir günde bunu yapmak imkansızdır. Ayrıca bulutlar ve kapalı havalar fotoğraflara ek bir grafik efekti verebilir.