Bence bisiklet, çekim için en büyük çeşitliliğe sahip spor. Bu yüzden çok seviyorum. O kadar farklı fotoğrafçılık türünü bir araya getiriyor ki: Yarış öncesi bisiklete binilirken portre çekebilirsiniz, aksiyonun kendisi var, bunları manzarayla kadraja alabilirsiniz ve sonra bitiş çizgisinde aksiyonun ham hali, enerji ve duygu var.
Güzel bir bisiklet yarışı çekiminin çok büyük bir parçası duygudur. Kullanabileceğiniz bir sürü stil olsa da en güzel fotoğraflarda üç şey vardır. Birincisi, bir mekan algısı olur, mesela ünlü bir anıtı veya sembolü kadraja alabilirsiniz. İkincisi, önemli oyunculara yer verilir, belki sarı formalı sürücü veya muhtemelen kazanacak kişi olabilir. Son olarak da bir duygu ve çaba algısı olması gerekir, yüzlerindeki ter veya daha önce düştüklerinde oluşan, formalarındaki yırtıklar olabilir.
Çekim yapabileceğiniz stil seçenekleri ve erişim imkanınız, lens konusunda hazırlıklı olmanızı gerektiriyor. Neyse ki benim Sony Alpha lenslerim çok küçük, yani eşyalarımın çoğunu yanımda götürebiliyorum. Normalde iki Sony Alpha 9 gövdem var, birinde 100-400 mm, diğerinde ise yarış öncesi 85 1.4, parkurda ve bitiş çizgisinde 16-35 mm oluyor. Yani kadrajlama konusunda bir sürü seçeneğim var. Bitiş çizgisinden sonra, doğaçlama anlar için 50 1.8’e geçebiliyorum ama gerekirse hepsi zaten çantamda duruyor.
Her zaman sporla bağdaştırılmasa da 16-35 parkurda çok kullanışlı olabiliyor. Kadrajlama konusunda daha yaratıcı olmamı sağlıyor, mesela kafe pencerelerinden veya aracın içinden çekim yaparak farklı görünümler elde edebiliyorum; Alpha 9’un dışarı çevrilen ekranı sayesinde de yüksek veya alçak açılardan çekim yapabiliyorum, kalabalığın bir kol boyunda üstüne çıkıyorum, araçların üstünde duruyorum veya sürücülerin etkisini artırmak için mümkün olduğunca yere eğiliyorum. Bu, aynı zamanda biraz bulanık bir ön plan da sağlıyor ve derinlik ekleyerek gözü aksiyona yönlendiriyor.
Alpha 9’un AF sistemi, son derece gelişmiş ama aynı zamanda son derece uyarlanabilir nitelikte; bisiklet yarışı için ideal. Her zaman Kesintisiz AF modunu kullanıyorum ve aksiyon çekimlerinde seçtiğim AF alanı Esnek Spot oluyor. Kumanda kolunu kullanarak merkeze yerleştiriyorum veya sürücüleri karenin bir tarafına yaklaştırmak istersem birazcık kaydırıyorum, sonra fotoğraf makinesini netlemek istediğim sürücüde tutacak şekilde hareket ettiriyorum. Bence en iyi yöntem bu, özellikle de bir grup sürücü itişerek bana doğru gelirken. Yarışın sonunda portre veya doğaçlama çekim yaparsam o zaman göz takibi moduna geçiyorum.
Bisiklet yarışı çekimlerimde pozlama konusunda üç ana yaklaşımım var. İlki, nesneyi dondurmak ve bunun için her zaman diyafram açıklığı önceliğinde çekim yapıyorum. Sürücüleri takip ederken karenin parlaklığı değiştiği için, manuelden daha iyi pozlama sağlıyor. Diyafram açıklığını ayarlıyorum, sonra ISO ayarını Otomatik yapıyorum ve en düşük deklanşör hızını yaklaşık 1/1000 sn ile sınırlıyorum. Bundan sonra aydınlatma koşullarına bağlı olarak, pozlama telafisi kadranını kullanıp gerektiği şekilde aydınlatıyorum veya karartıyorum. Bir Sony aynasız fotoğraf makinesinin en güzel yönü de bunun pozlamayı nasıl etkilediğini EVF’de canlı olarak görebilmem.
Daha pasif durumlarda, Manuel modda çekim yapıyorum ve özellikle 1/60 sn gibi ortalama deklanşör hızlarını kullanıyorum. Örneğin bir mağazanın içinde, bisikletçinin kapıdan geçişini kadrajlıyorsam o zaman içeriyi ve kalabalığı netliyorum ama sürücü geçtiği anda, birazcık hareket kaynaklı bulanıklık oluyor ve böylece canlıymış gibi geliyor. Böyle durumlarda çok net olursa sahnenin statik parçalarına fazla karışmış oluyorlar.
Son olarak, düşük deklanşör hızını fotoğraf makinesi hareketiyle birleştiren ve sürücünün netlenip arka planın bulanıklaştığı, yatay kaydırmalı çekimler var. Bisikletçilerde yatay kaydırma yapmak çok zor, 1/10 sn’lik bir şeyde kaydırmaya bakıyorsunuz, bu da hataya çok yer bırakıyor. Fotoğraf makinesi titremesi var, aynı zamanda sürücünün vücudu yukarı veya aşağı doğru da hareket edebiliyor. Kesintisiz modda çekim yapmak daha çok isabet şansı veriyor ve gözlük, kask veya yüz bile netlenirse kendimi kazanmış sayıyorum.